19 Nisan 2015 Pazar

17. KCY Blog Turu : | | Burçin Çelik - 30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor : Yorum


Selam millet!! 17. KCY Blog turumuzda adını yazmaya üşendiğim ( :P ), Burçin Çelik'in kaleminden yayınlanan ikinci kitabı ele alıyoruz. Lafı uzatmadan konuya geçeyim :)

Baş karakterimiz Nazlı 30 yaşının bunalımını derinlerinde yaşıyor. Genelde 30 yaş bunalımını evlenmemiş insanlarda görmeye alışığız ancak Nazlı zaten evli. Belki de sorun bu. 

Nazlı'nın odundan yontularak insan biçimini zar zor alabilmiş kocası Nazlı'nın deyimiyle tam bir "alık balık"! Neden mi? Çünkü Nazlı onu çakma sarışının tekiyle yakaladığında kocasının suratının aldığı ifade tam da bu. Alık balık. Nazlı eve geliyor, bir bakıyor iş bitmiş bunlar uyuyor. Hiçbir şey hissetmiyor Nazlı. Gidiyor, en soğuklar kraliçesiyle moduyla kendine bir kahve hazırlıyor ve uyanmalarını bekliyor. Adam açıklayabilirim diyor, Nazlı kahvesini yudumluyor falan :D Bunlar sadece ilk sayfalarda olanlar, baya komik ilk sayfalardı doğrusu :D Sonra Nazlı bakıyor adam susmayacak başının etini yemeye devam ediyor, eline vazoyu kaptığı gibi (başka bir cam eşya da olabilir tam hatırlamıyorum) kocasının taptığı LCD'nin, ekranının tam ortasına fırlatıyor, televizyon pert. Adam da bakıyor sıradaki kendi kafası, kuyruğunu kıstırmışçasına fırlıyor evden :D  



Sonra boşandıkları yerden devam ediyor kitap. Nazlı bu alık balık kocası yüzünden tamamlayamamış üniversiteyi, içinde ukte kalmış. Üniversite'ye kaldığı yerden devam etmeye karar veriyor. Kendisi aynı zamanda tatlı mı tatlı bir pastanenin sahibi ve pastacısı. İkisini bir arada idare edecek anlayacağınız. 

Üniversite'ye adımını atmasıyla düşman edinmesi bir oluyor Nazlı'nın. Aysun! Aysun, Nazlı'nın okulunu bıraktığı dönemden yani 10 sene öncesinden sınıf arkadaşı. O zamanlar aralarında problem olmamasına rağmen Aysun Nazlı'yı daha görür görmez nasıl düşmanlık besleyebiliyor, bu kitapta anlamadığım bir nokta oldu ama oralara sonra geliriz :) Aysun üniversitenin kötü yanıysa iyi yanı da olmalı değil mi? İyi yani Nazlı'nın taş hocası Barış. Nazlı'yla aynı yaştalar ve birbirlerine çok uygunlar. Barış tek çocuklu bir baba (adam evli değil) ve Nazlı da yeni boşanmış ve erkeklere güvenmeyen bir kadın. 



Barış'ın dünyalar tatlısı 4 yaşında bir kızı var: Peri. Peri bu kitabın büyümüş de küçülmüş tatlı meleği. Onun patavatsızlıklarına bayılacaksınız diyebilirim. 

Neyse yorumu çok uzattım ama daha fazla şey söylemeyeceğim; Nazlı ve Barış'la ilgili detayları siz okuyun :D Gelelim ne düşündüğüme;

Kitaptaki espriler, diyologlar çok hoştu. Kitapta iki konu dışında her şey hoştu o nedenle o iki şeye geleyim;

Birincisi, betimleme olmayışıydı. Öyle çok betimlemeye bayılan, dağ taş betimlenince mutlu olan biri değilim ama hiç olmayınca da insan neyi nasıl hayal etsin şaşırıyor. 
Kitapta bir sürü karakter olmasına rağmen neredeyse hiçbiri betimlenmemişti ve hayal etme bakımından çok sıkıntı çektim. Nazlı kapaktaki kız gibi siyah saçlı mavi gözlüymüş bunu sonradan (kitabın sonrasında değil) Romantik Optik blogunun bloggerı Beyza'dan öğrendim. Hadi Nazlı'yı hallettik diyelim; kitabın erkek baş karakteri Barış söz konusu burada. Barış'la ilgili hiçbir özellik, göz rengi bile bilmiyoruz ve benim kafamda hep karaltı olarak kaldı ne yazık ki :(

İkinci konu daha önce bahsettiğim Aysun olayı. Düşmanlık sebebi olmamasına rağmen nefret ediyor Nazlı'dan. Hadi Barış'ı kıskanıyor diyeceğim ama Nazlı Barış'la karşılaşmadan önce de Aysun bu şekildeydi. Betimleme konusunda olduğu gibi bu konuda da kitabın sonuna kadar açıklanır belki diye bekledim ama hala meraktayım açıkçası.

Bu iki konu dışında kitap gerçekten hoştu ve akıcıydı. Türünü sevenlere öneririm. Postiga Yayınları'na ve yazarımız Burçin Çelik'e de ayrıca teşekkürler :) Başka bir yorumda görüşmek üzere!!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder